
Orta Atlas Dağları – Fas’ta İncir Mevsimini Açmak
Daha öncede inciri yazmayı düşündüm. Hatta küçük bir yazı yazmıştım. ikincisine Fas’ın Orta Atlas Dağları vesile oldu. Buralar Berberilerin yaşadığı bölge.
Bayramda Trabzon’daydım. İncirlere çok baktım ama hiç olan yoktu. Burada pazarda dolaşırken iki çeşit incir gördüm ve ikisinden de aldım. Birisi siyah diğeri ise, bizim bildiğimiz incir.
Şimdi incirde yazılacak ne var demeyin. O diğerlerinden hep farklıdır. Bir kere adına sure bile var (tin suresi ki Arapça incir demek). Meyveler hakkındaki bilinen hikayelerin çoğu ona ait. Birde evliya menkıbelerin de çok geçen nar var ki oda dikkate değer. Ama incir başka, veya benim gönlümde öyle. Çevremde ki insanlardan, değişik meyveler hakkında konuşmalar olmuş ama incir tutkunlarının durumu farklı. Zaten seçtiğim kelimede tutku, yani normal sevme ile değil de onun daha ilerisi ve bağımlılık yapan kelime.
İncir mevsiminde Trabzon’a gitmek için vesile arayanları bilirim, kendim de dahil. Hatta bir ara çok sık cenazemiz olmuştu da, ya bazıları da incir mevsimine rastlasa diye espiri yapmıştım. Tabi ne kadarı espiri ne kadarı değil bende bilmiyordum.
Evimizin altında iki sıra incir vardı. Onları toplar satardım. Çok da kırılgan bir ağaçtı, sık sık düşerdik. Bir keresinde de hem tuttuğum hem de bastığım dal kırılmıştı. Abimin de dal kırılıp düştüğüne çok şahitim. Hatta derler ki incirden düşenin bir yerleri kırılır. Benim kırılmadı ama dayımın kırılmıştı.
Herkesin malumu incir mevsimi çok kısadır. Yağmurdan, doludan bir sürü şeyden dolayı incir çabuk bozulur. Kurtlanmasını saymıyorum çünkü içine bakmadan yersen sorun olmaz.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen hikayeler ve fıkralar onun içindir. Bildiğim en güzel fıkralardan birisi ona aittir. Bir gün adamın biri Hocayı eve yemeğe çağırır ve incir tatlısının olduğunu söylemeyi de ihmal etmez. Yemekler yenir sohbetler, kahve derken, ev sahibi Hocam Kur’an dan bir şeyler okuyun da gecemizi sonlandıralım der ama Hocanın aklı hala incir tatlısında kalmıştır. Hoca öfkeyle Tin ( incir) süresini okumaya başlar ama baştaki tin’i okumadan devam eder. Ev sahibi, hocam tin’i unutmadınız mı? Hoca, önce sen unuttun der.
İncir çok nazenin, kırılgan, her türlü şartlardan kolay etkilenen ama kıvamında yendiğinde, sevdalısına budur dedirten, mevsimi iple çekilen, kavuşmak için her türlü fedakarlığa katlanılan meyve.
Uzun zaman öncede onu ancak kadına benzetebilmiştim. Sebebini çokta bilmeden. Hala aynı fikirdeyim ki, benzetecek daha yakın bir şey buluncaya kadar. Eğer şiir yazmaya kabiliyetli olsaydım, kadın hakkında yazacağım şiiri incir adı altında yazardım.
Fes – Fas
Nazmi Emin