Bu yazının amacı, bir kavram olarak Müt’a nikahını anlatmak değil, bugünkü İran’da müt’a nikahının nasıl anlaşıldığını ve algılandığını açıklamaktır. Bununla birlikte -konuya aşina olmayanlar için- müt’a nikahı hakkında giriş mahiyetinde kısa bir özet de verilecektir.
Daha önceki bir yazımda, İran’da yüz yüze görüşüp konuşma fırsatı bulduğum iki mollanın müt’a hakkındaki görüşlerini yazmıştım.[1] İşte bu yazımda İran toplumunun müt’aya bakışını genel hatlarıyla ele almaya çalışacağım.
Yazılarımı takip edenler yaptığım seyahatlerimi elden geldiğince yazıya dökmeye gayret ettiğimi bilirler. Seyahatlerim ve yazılarım arasında İran’ın özel bir yeri ve ağırlığı olduğu da muhakkak. Şimdiye kadar İran’la ilgili on iki yazı yazdığım halde müt’a gibi bir konu hakkında yazmayı hiç düşünmemiştim. 2018 yılının ilk aylarında bir tanıdığımın evinde meşhur bir hocayla karşılaşmıştım. İran’a çok gidip geldiğimi öğrenince müt’a nikahını kastederek, “Aman oralarda dikkatli olmak lazım,” türünden şaka yollu bir uyarıda bulundu. Bu uyarı aslında 90’lı yıllarda Türkiye’deki birçok İslami cemaatin İran’a bakışını açığa vuruyordu. Kanaatimce kökleri ta Osmanlı-Safevi rekabetine dayanan bu önyargı, 1979 İran Devrimi’nden sonra İran rejiminin devrim ihraç çabasına karşı oluşan bir tepkiydi.
90’lı yıllarda İstanbul’da benimde tanıdığım bir arkadaş grubu vardı. Bu gruptan bir arkadaşımız, 1984-85’te İran’a gitmişti. Gruptaki diğer arkadaşlar bu arkadaşın İran’da müt’a nikahı yapmış olabileceğinden bahseder dururlardı; sanki İran’a gidenlerin pasaport kontrolünden sonraki ilk işi müt’a nikahı yapmakmış gibi.
2000’li yıllarda İran’a karşı esen olumsuz hava kısmen yumuşadı. İki ülke arasındaki geçişlerin kolaylaşmasıyla iki toplum birbirini daha iyi tanımaya başladı. 2005 yılından itibaren sık sık yaptığım İran seyahatlerimde İran toplumunun birçok konuda İran rejimiyle taban tabana zıt düşüncelere sahip olduğuna şahit olmuştum. Kanaatimce müt’a nikahı bu konuların en başında gelenlerdendi. Yukarıda bahsettiğim, 2018 yılında şaka yollu yapılan bir uyarıdan sonra İranlı ve müt’a nikâhını ele almaya karar verdim.
Müt’a Nikahı
Müt’a nikahı hakkındaki fıkhi bilgileri kısaca özetleyerek başlayayım:
Müt’a nikâhı, aralarında dinen evlenme engeli bulunmayan bir erkekle bir kadının, erkeğin kadına vereceği bir bedel karşılığında belirli bir süre karı-koca hayatı yaşamalarını mümkün kılan bir uygulamadır.[2] Bu nikah, İslâm’ın zuhuru sırasında Arap toplumunda mevcuttu. Özellikle yabancı beldelere giden erkeklerin oradaki kadınlarla yaptıkları bu tür nikâh, bir yandan eşyalarını koyabilecekleri ve geçici olarak ikamet edecekleri bir yer edinmelerine, öte yandan bu süre içinde karı-koca hayatı yaşamalarına imkân sağlıyordu. [3]
Müt’a nikahı, Sünni mezheplerce İslâm’ın yasakladığı bir evlilik türü olarak kabul edilirken, Şia’nın en büyük kolu olan On İki İmam Şiası’nca meşru sayılmaktadır.[4] Aslında bu mesele sadece Sünni mezhepler ve On İki İmam Şiası arasında ihtilaflı olmayıp, Şia’nın diğer kolları olan Zeydiyye ve İsmailiyye mezheplerince de yasak kabul edilmektedir.[5]
On İki İmam Şiası, Sünnî kaynaklarda yer alan birçok hadisi kaynak göstererek, Hz. Peygamber zamanında müt’aya izin verildiği noktasında bütün Müslümanların ittifak ettiğini söyler. Onlara göre, Kur’an’da veya hadislerde müt’anın neshine[6] dair bir delil bulunmamaktadır. Karşı görüş sahipleriyse, belirli bir zaman Hz. Peygamber’in ashabına bu tür nikâh için müsaade verdiğini kabul etmekle birlikte, bunun sonradan yasakladığını savunmaktadır.
On İki İmam Şiası’na göre, müt’a nikâhının dört şartı bulunmaktadır. Yapılan müt’a akdinde bu şartlardan birisinin bulunmaması durumunda müt’a nikâhı geçersizdir.[7] Kısaca bu şartlar şunlardır:
- Müt’a nikâhında kalıcı nikâhta olduğu gibi kadın, temyiz (iyiyi kötüden ayırabilme) gücüne sahip ve bulûğ çağına ulaşmış olmalı. Aynı zamanda evlenme engeli de bulunmamalı: Yani evli, vefat veya boşanma iddeti[8] bekleyen, akrabalık sebebiyle evlenmesi yasaklanan, Müslüman veya ehl-i kitap olmayan kadınlarla müt’a yapmak caiz değildir.
- Kalıcı evlenmede olduğu gibi açık biçimde evlenme kastını gösteren lafızlarla akit yapılmalı.
- Müt’a nikâhında mehir,[9] akdin şartlarından biridir; akit sırasında zikredilmezse nikah baştan batıl olur.
- Müt’a nikâhında akit sırasında belirli bir sürenin zikredilmesi gerekir. Bu nikahta asgari süre sınırı yoktur ama bir saatlik müt’a dahi yapmış olan kadın, iki ay iddet müddeti beklemek zorundadır.[10]
Özetle müt’a nikâhının geçerliliği için kalıcı nikâhtan farklı olarak aranan ilave şartlar; belirli ücret-mehir[11] (kalıcı nikaha göre, mehrin belirlenmesi nikâhın şartı olmayıp yapılan akdin bir sonucudur)[12] ve belirli süreden ibaret olmasıdır. Bunun yanında müt’a nikâhında şahit şartı bulunmadığı gibi bulûğ çağına ulaşmış kız için veli rızası gerekli görülmez, tavsiye edilir.[13]
Müt’a nikahı, cinsel faydalanma dışında başka amaçlarla da yapılmaktadır.[14] Bunları şöyle sıralayabiliriz:
- Müt’a yapmanın sevap kazandıracağı inancından hareketle, kadının Allah’tan istediği bir şeyin yerine gelmesi halinde, yapmayı adadığı ve genellikle seyyid olan bir din adamıyla nikâhlanma şeklinde gerçekleşen nezir müt’ası.[15]
- Hac ve Kum gibi kutsal yerleri ziyaret etmek için arkadaş edinme yoluyla yapılan müt’a nikâhı.
- Eşinden kaynaklı çocuğu olmayan kocanın, çocuk sahibi olmak için yaptığı müt’a nikâhı.
- Çalıştığı evde veya iş yerinde, cinsel birliktelik olmamak şartıyla, sadece erkekten mahremliği kaldırmak üzerine yapılan müt’a nikâhı.
- Evlilik görüşmeleri öncesinde, erkeğin kadını daha rahat görmesini sağlamak amacıyla yapılan müt’a nikâhı.
- Teberrük (hayır ve bereket ummak) amacıyla gerdeğe girmeden önce, bir din büyüğünün mezarı başında yapılan mezar müt’ası.
- Daimî nikâhla evli kadının, kendi yükünü hafifletmek üzere hem hizmetçi hem geçici kuma sıfatıyla kocası için bizzat kendisinin seçimiyle gerçekleşen müt’a nikâhı.[16]
- 1979 İran Devrimi’nden sonra ahlak polisinden korunmak için, kız ve erkeklerin beraber rahatça dolaşabilmeleri gayesiyle yapılan müt’a nikahı.[17]
Müt’a Nikahı Denilince Akla Neden İran Geliyor?
Kanaatimce bu anlayışın kaynağını 1979 Devrimi’yle kurulan İran İslam Cumhuriyeti’nin uygulamalarında aramak gerekiyor. Ayrıca, devrimden sonra Molla rejiminin devrimi ihraç etme çabalarına karşı oluşan tepkiler de bu algının oluşmasında etkili olmuştur. Çünkü Sünnî dünyada müt’a dinen asla uygun kabul edilmediği gibi alçaltıcı bir uygulama olarak da görülür.
16. yüzyılda İran’da yaygınlaşmaya başlayan On İki İmam Şiası, Kaçar Dönemi’nde (1796-1925) tamamıyla İran’a hâkim olur. 1979’da İran’da meydana gelen devrimin ardından kurulan İran İslâm Cumhuriyeti’nde ise devletin temel ilkeleri kısmen, On İki İmam Şiası’nın fıkıh ekolü olan Caferilik’e göre düzenlenir ve en büyük dinî lider aynı zamanda devlet başkanı olarak seçilir.[18] Bununla birlikte Molla rejimi müt’a uygulamasını devletin hukuk sistemine dahil etmeyip, onu fıkhın içerisinde bırakır. Yani devlet yapılan müt’a nikahının kaydını tutmaz, sadece anlaşma ilgili bir nüsha müt’a yapanlara verilir.
Bugün müt’a nikâhı İran dışında Suriye, Irak ve Lübnan Caferîleri tarafından da caiz kabul edilmekle birlikte uygulamasına sıcak bakılmamaktadır. Örneğin, Lübnan’daki Caferî mahkemeleri müt’a nikâhına izin vermez ve bu yolla yapılan nikâh akdini de geçerli kabul etmez.[19]
Genel kanaate göre, 1979 Devrimi’nden sonra İran’da müt’a ile ilgili geniş bir uygulama alanı oluşmuştur.[20] İranlı arkadaşlarımın söylediğine göre 1979 Devrimi’nden sonra müt’a yapma oranı dört kat artmıştır. Bu oransal artış her ne kadar sosyolojik bir gerçekliğe tekabül etse de bu artışın arkasındaki asıl sebep toplumun müt’aya olan teveccühünden ziyade devletin bu konuya bakışında aranmalıdır. Zira, 1979 Devrimi öncesi Şah döneminde randevu evi vb. uygulamalar serbestken Devrim’den sonra bu gibi yerler kapatılmıştır. Dolayısıyla buralara giden erkekler mecburen müt’aya yönelmiş olabilir. Ayrıca 1979 Devrimi’nin başlarında bazı çağdaş âlimler gençlere, sorumluluklarının daha az olması sebebiyle müt’ayı tavsiye etmiştir.[21] Örneğin meşhur Molla Tabâtabâî (1904-1981), müt’a nikâhının, günümüz şartlarında zina başta olmak üzere birçok gayrimeşru cinsel birlikteliklerin önüne geçilmesi açısından bulunmaz bir alternatif ve lütuf olduğunu savunmuştu.[22] Tüm bunları bir arada düşündüğümüzde bugün müt’a nikahı dendiğinde İran anlaşılmasının başlıca sebebinin 1979 İran Devrimi sonrasında yaygınlaşan bazı uygulamaların sonucu olduğu rahatlıkla anlaşılıyor.
Devrim öncesi İran’a giden şoför tanıdıklarıma oradaki müt’a uygulaması hakkında sorular sorduğumda buna dair bilgilerinin olmadığını, hiçbir İranlıdan böyle bir uygulama olduğunu duymadıklarını ifade etmişlerdi. Gözlemlerime göre bugün İranlıların önemli bir kısmı müt’aya karşı ve 1979 öncesindeki İranlılardan daha da tepkili, çünkü bugün müt’a, rejimin bir uygulaması olarak algılanmaktadır.
İranlının Müt’a Nikahına Bakışı
Müt’a hakkında araştırmalarıyla tanınan Şehlâ Hâirî’nin, İran’da müt’anın nasıl algılandığına ilişkin tespitlerini şöyle özetleyebiliriz: İran toplumunda geçici evlilik konusunda dinî kabul ile halkın algılaması arasında çelişkili bir durum vardır. Nitekim halk tarafından müt’a nikâhı ile fuhuş arasında sıkı bir bağ kurulduğundan,[23] müt’a nikâhı yapan kadınlar kötü yola düşmüş olarak telakki edilmekte, ailesi olanlar ise ailelerince doğrudan veya dolaylı yollarla cezalandırılmaktadır. Dolayısıyla müt’a yapanlar bunu gizlemeye gayret etmektedir. Bunun yanı sıra müt’a nikâhının gerekliliğini savunup, bu nikâhın sevap kazanmaya vesile bir ibadet olduğuna inanan az sayıda kadına da rastlanmaktadır. İran’da kadınları müt’a nikâhı yapmaya sevk eden etkenler konusunda şöyle bir tespit yapılmaktadır: “Fakir kadınlar müt’a nikâhını maddi ihtiyaçlarını karşılamak için yaparken, zengin kadınlar ise cinsel isteklerinin karşılanması için yapmaktadır.”[24]
Genellikle İran’daki mollaların müt’a hakkındaki görüşleri, bugünkü İran rejiminin görüşü olarak kabul edilse de bu tespit tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Zira bu konuda rejimden farklı düşünen mollalara da rastlamak mümkündür.
İran’da iki farklı görüşü temsil eden iki mollayla müt’a nikahı hakkında konuşma fırsatım oldu. İranlıların tabiriyle, bu mollaların birisi sağcı diğeri ise solcu mollaydı. Sağcı olan rejim taraftarı, solcu olansa rejimin kısmen muhalifiydi ve rejimin birçok uygulamasını eleştiriyordu.
Sağcı molla, müt’a nikahının dinî olduğunu ve Hz. Ali’nin, “Halife Ömer müt’ayı yasakladı zina arttı,” sözünü buna delil olarak gösterdi. Yakını bir kadının müt’a nikahı yapmak istemesi durumunda tepkisinin ne olacağını sormam üzerine, şu cevabı verdi: “Kızım böyle bir şey istese, bekarsa buna müsaade etmeyiz diğer türlü yani dulsa, Allah’ın serbest bıraktığını biz nasıl yasaklayabiliriz.”
Solcu molla ise müt’a meselesine dinî açıdan bakmayıp konuyu sosyal hayat zaviyesinden değerlendirdi. Müt’ayı, düz yol değil fakat istismar konusu olan bir meseleyi, en az zararla önleme olarak izah etti. Hz. Ali devrinde bu uygulama var mıydı soruma ise, “O devirde cariye müessesesinden dolayı gerek olmayabilir,” cevabını verdi. Ayrıca kendi ailesinden birisinin böyle bir işi yapmasını asla kabul etmeyeceğini çünkü müt’anın düşük ahlaklıların tercih ettikleri bir yol olduğunu da ilave etti.[25]
1979 İran Devrimi’nden sonra, on dört yıl boyunca şoför olarak İran’a gidip gelen dayımın oğlu Hüseyin Sürmen’e müt’ayla ilgili neler bildiğini sorduğumda şöyle cevap verdi: “Şoförlerin yük boşaltma ve yükleme zamanlarında boş vakitleri çok oluyor. Rusya, Gürcistan ve diğer ülkelerde şoförlerin nerelere gittiklerini biliyoruz ama İran’da böyle bir imkân bulamadılar. Müt’a nikahının yaygın olduğu yerler ancak Meşhed ve Kum gibi dinî şehirlerdir.”
2005 yılından bugüne çeşitli vesilelerle İran’a gidip geliyorum. 2011 yılından itibaren de İran’la ticaret yapıyorum. Bu vesileyle birçok kez İran’ı ziyaret etme ve İran toplumunun farklı sınıflarından birçok kişiyle tanışıp konuşma fırsatım oldu. Fakat yanımda müt’a nikahının konuşulduğuna hiç şahit olmadım. Müt’a yapılan yerlerin nasıl yerler olduğunu sorunca, bilmediklerini ama Meşhet ve Kum gibi dinî yerlerde daha kolay bulunabileceği söylendi. Benim çok iyi dostum ve aynı zamanda da ticaret yaptığım arkadaşıma müt’a hakkında araştırmalar yaptırdım. Önceki dönemdeki uygulamalarla ilgili birçok bilgiyi ondan aldım. Bugünkü durumu daha iyi anlamak için müt’aya aracı olan kişilerle konuşmasını istedim fakat bunun yapamadı. Çünkü küçük bir şehirde yaşadığını, herkesin birbirini tanıdığını dolayısıyla istediğim bilgileri öğrenirken hakkında “müt’a yapmak istiyor” dedikodusu yayılmasından korktuğunu ifade etti.
Kum ve Meşhed dışında müt’a yapılan yerler aleni değil, kısmen gizli saklı yerler. Meşhed, Kum ve bazı büyük şehirlerde, müt’a yapılacak kadını ve yapan mollayı da organize eden müesseseler var. Küçük şehirlerde ise erkek kadını genellikle aracılar vasıtasıyla buluyor ve bu işle görevli mollanın yanına gidip nikah kıyılıyor. İran’da iki tür noterlik hizmeti var; birisi bizdeki noterlik gibi çalışırken diğeriyse bizdeki belediyelerin yaptığı nikah hizmetlerini yapıyor. Bu ikinci grubun başında mollalar bulunuyor ve bunlardan bazıları gizli de olsa müt’a nikahı yapıyor. İranlı arkadaşım müt’a ile ilgili benim istediğim bilgilerin bir kısmını noterlik yapan bir molladan aldı.
Bu yazıyı yazmaya başlayıncaya kadar bir kişi hariç sadece İranlı erkeklerle müt’a hakkında konuşmuştum. Şu bir gerçek ki İran kadını -Azeri Türkü veya Farslı fark etmiyor- eşinin üzerinde ciddi bir otoriteye sahip. Arkadaşıma, “Müt’a konusunda hep erkeklerle konuştuk, bu konuda kadınlarla da konuşmak ve onların da görüşünü almak istiyorum” dediğimde, “Ooo, bu konu onların bir değil yüz kere kırmızı çizgisidir. Bu soru onlara hiç sorulur mu ki!” diye karşılık verdi. Ardından kendi ailesinin durumunu şöyle açıkladı: Eğer böyle bir şey yaptığı bilinirse eşinden önce annesi tepki koyarmış ve bir daha yüzüne bakmazmış. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türkiye’de gayri meşru ilişkisi olan birisine ailesinin verdiği tepki nasılsa bundan çok daha fazlasını İran kadını müt’a yapan yakınına gösterir.
Müt’a nikahı hakkında yazacağım makale için bilgi topladığımı bilen İranlı bir hanımefendiye konu hakkındaki düşüncesini yazılı olarak sordum. Verdiği cevap şu oldu: “Sanırım bunu Şiiler uydurdu, bu öyle bir lanet kuraldır ki bundan dolayı şu günlerde çoğu İranlı, İslam ve onun kurallarından nefret ediyor.”
Yıllardır İran’a yaptığım ziyaretler ve farklı kesimlerden birçok İranlıyla bu konuda yaptığım sohbetler neticesinde, çok az kısmı hariç İranlıların müt’ayı meşru görmediğini fark ettim. İranlılar müt’anın bir Arap âdeti olduğunu ve İran’a da Irak’tan geldiğini iddia ediyorlar. Rejim taraftarı olan mollalar bile, medyaya verdikleri beyanlarda müt’adan bahsetmiyor. Müt’a yapanlarsa bunu bir sır gibi saklıyor. O kadar ki şehirlerindeki müt’a yapılan yerleri sorduğumda oraları bile bilmediklerini söylüyorlar.
Kaynaklar:
Ahmet Ekinci, “Şiî Mezhepler Arasında İhtilaflı Bir Mesele: Müt‘a Nikâhı”, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 20 (2021), s. 113-139.
İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, TDVİA 12. Cilt, 2006 İstanbul.
Mansur Yayla, “Modern Dönem Sünni ve Şii kaynaklarda Mut’a Nikâhı Tartışması: İbn Aşûr ve Tabâtabâî Örneği,” Dergi Park, Cilt: 5 Sayı: 1 s. 77- 119, 2020.
Nevşin Mengü, İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı, Everest Yayınları, 2017 İstanbul.
Saffet Köse, “Ca‘ferîlikte Mut’a ve Ona Karşı Sünni Duruş,” Marifet Dini Araştırmalar Dergisi Cilt:8 Sayı: 3, Kış 2008, s. 75-120.
[1] https://www.nazmiemin.com/iran-mollalari/
[2] Ahmet Ekinci, Şiî Mezhepler Arasında İhtilaflı Bir Mesele: Müt’a Nikâhı, 2021.
[3] İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, 2006.
[4] İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, 2006.
[5] Ahmet Ekinci, Şiî Mezhepler Arasında İhtilaflı Bir Mesele: Müt‘a Nikâhı, 2021.
[6] Nesih: Şer’i bir hükmün daha sonra gelen şer’i bir delille kaldırılması.
[7] Ahmet Ekinci, Şiî Mezhepler Arasında İhtilaflı Bir Mesele: Müt’a Nikâhı, 2021.
[8] İddet: Evliliği sona eren kadının yeniden evlenebilmesi için beklemesi gereken süre.
[9] Mehir: Nikâh akdinin bir sonucu olarak kocanın eşine ödemek zorunda olduğu para, mal veya menfaattir.
[10] İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, 2006.
[11] İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, 2006.
[12] Ahmet Ekinci, Şiî Mezhepler Arasında İhtilaflı Bir Mesele: Müt’a Nikâhı, 2021.
[13] İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, 2006.
[14] Saffet Köse, Caferîlikte Müt’a ve Ona Karşı Sünni Duruş, 2008.
[15] İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, 2006.
[16] Ahmet Ekinci, Şiî Mezhepler Arasında İhtilaflı Bir Mesele: Müt’a Nikâhı, 2021.
[17] Nevşin Mengü, İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı, 2017.
[18] https://www.nazmiemin.com/iran-ve-sia/
[19] İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, TDVİA 12. Cilt, 2006 İstanbul.
[20] Saffet Köse, Caferîlikte Müt’a ve Ona Karşı Sünni Duruş, 2008.
[21]Ahmet Ekinci, Şiî Mezhepler Arasında İhtilaflı Bir Mesele: Müt’a Nikâhı, 2021.
[22] Mansur Yayla, Modern Dönem Sünni ve Şii kaynaklarda Mut’a Nikâhı Tartışması -ibn Aşûr ve Tabâtabâî Örneği, 2020.
[23] Ahmet Ekinci, Şiî Mezhepler Arasında İhtilaflı Bir Mesele: Müt‘a Nikâhı, 2021.
[24] İbrahim Kâfi Dönmez, Müt’a, TDVİA 12. Cilt, 2006 İstanbul.
[25] https://www.nazmiemin.com/iran-mollalari/