Bektaşilik inanç olarak ebetteki Alevidir. Burada Sünnilikten kasıt şerri emirlere (namaz, oruç, hac gibi) uyup uymama olmalı. Alevilik ’de inanç olarak en önemli unsur; peygamberle beraber nübüvvet bitti, velayet devam ediyor. Hakikat bilgisini Hz. Ali ve Ehli Beyt taşıyor.[1]
Bektaşiliğin Sünni olduğunu iddia edenlerin en önemli dayanağı Hacı Bektaşi Veli’ye ait olduğu iddia edilen Makalat adlı eserle (Bektaşiler ’de bunu böyle kabul eder), Hacı Bektaş Veli’nin 15. yüzyıldan sonra yazılmış bazı kaynaklarda çizilen portresidir.[2] Bu konular üzerine 1990’ların başında okumaya başladığımızda, bizimde karşımıza çıkan ilk kitaplardan birisi Makalat idi.[3]
Bektaşiliğin en önemli iki eserden birincisi Hacı Bektaşı Veli Velayetnamesi, İkincisi ise Makâlât adını taşır. Makâlât, makaleler; bir velinin söylediği değerli sözlerin yazılı olduğu eserlere denilmektedir. Bu kitapta 4 kapı ve 40 makam denilen tasavvufi telakki-seyr-i sülûk yani Bektaşilik içindeki yücelme ve yükselme mertebelerini farklı açılardan anlatılır.[4] Kul ancak dört kapı denilen şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapılarını ve her kapıdaki on makamı geçerek Hakk’a ulaşır. Bu kapılardan birincisi olan Şeriat kapısının birinci makamı, iman etmek. İkinci makamı, ilim öğrenmek. Üçüncü makamı ise namaz kılmak, oruç̧ tutmak, zekât vermek, hacca gitmektir.[5] İşte buradaki şeriat kapısının üçüncü makamı olan namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve hacca gitmek ifadelerine binaen Bektaşiliğin Sünni bir tarikat olduğu iddia edilmiştir.
Bektaşiliğin Sünni bir tarikat olduğunun bize göre daha güçlü iddiası ise 17. Yüzyılda, yüzden fazla Bektaşi tekkesine misafir olan Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde yazdıkları. Seyyahımız, Bektaşi dervişlerinin Sünni olduklarını, beş vakit namaz kıldıklarını ve kendisinin onlarla beraber olduğu sürede onlara Kur’an öğrettiğini anlatmaktadır.[6]
Ahmet Yaşar Ocak’a göre, Bektaşiliğin teşekkülü 13. yüzyıldan başlayıp 16 yüzyıla kadar devam etti. Bektaşiliğin menşeini oluşturan Kalenderi ve Rum Abdallarının hangi şartlarda ve hangi tesirlerle, hangi zümreler arasında ortaya çıktığını bakmak lazım. 16. yüzyıl öncesi batını-gayri müteşerri sufi gurupları kalenderiler ve Rum Abdallarıydı. Dolayısıyla Bektaşiler ‘in gayri müteşerri karakteri taşıması kadar tabii bir şey olamazdı.[7]
Bektaşiliğin en önemli kaynağı 15. yüzyıla yazılmış Hacı Bektaş Veli Velayetname’sidir. Velayetname’de, Bektaşiler ‘in namaz kılmadığı ve halk içindeki dualara katılmadığına dair eleştiriler var.[8] Diğer Bektaşi büyüklerinin velayetnamelerinde de benzer şeyler görülebilir. 14. yüzyılın Mevlevi çevrelerinde yetişen ve Menâḳıbü’l-ʿArifîn adlı eserin yazarı Ahmet Eflaki (ö.1360), Hacı Bektaş Veli’yi, gönlü marifetle dolu ama şeriatın emirlerine uymaz diye tarif eder. Burada Eflaki’nin anlattığı ile Velayatname’nin anlattı uyum içindedir. Yani şerri kuralları pek önemsemeyen ve yer yer bunlara uymayan (beş vakit namaz gibi) bir şeyh görüyoruz. Anacak velayetnamede namaz kıldığıyla ilgili menkıbelerde yer almaktadır.[9]
15. yüzyılda Aşıkpaşazade eserinde, Bektaşi dervişlerini Hacı Bektaş veli yolundan ayrılmakla, sapkınlıkla ve şeytani adetler edinmekle suçlamakta. 16. yüzyılda Hoca Sadettin, Gelibolulu Alı ve Taşköprülüzade’de aynı şekilde eserlerinde zamane Bektaşilerinin Hacı Bektaş Veli ile alakalarının olmadığını dile getirirler.[10]
Fahri Maden, “Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Bektaşiler” adlı çalışmasında, Evliya’nın Bektaşi dervişlerini şerri emirlere bağlılıklarıyla alakalı yazdıklarına dikkatle yaklaşılmalı der. Zira Evliya Bektaşi tekkelerini çok ziyaret ettiği oralarda dostluklalar kurduğu hatta iki kez hasta olduğunda bu tekkelerde iyileştiğini anlatır. Bunlardan dolayı duygusal bir değerlendirme ihtimali var. Birde Evliya’nın mizacı itibarıyla elden geldiğince toplumdaki karşıtlıkları dengelemeye çalışan birisidir.[11]
20. yüzyılın Meşhur Bektaşi mürşidi Bedri Noyan’a göre, şeriat, fıkhi prensipler olarak değil de soyut anlamında Allah’ın emirleri olarak anlaşılır. Yani şeriat: Dünyaya gelmek, bilgi sahibi olmak ve kendini kurtarmaktır.[12] Dolayısıyla Makalat’ta geçen şeriat kapısını Bektaşiler dışında müteşerri-Sünni anlayışta olanlar fıkhi prensipler olarak yorumluyor.
Bugünkü Bektaşilere göre, İkrar-nasip almış her Bektaşi namaz, oruç ve hac ibadetlerini yapar ama şeriat ehlinden farklıdır. Bektaşilerin namazı, Nefsi arındırmak, kalbi temizlemekle olur. Oruç, yalan söylememek, kul hakkı yememek ve kalbi yaramaz şeylerden temizlemekle olur. Hac ise, insanlara hizmet, dostun cemalini görmek ve gönlüne girmekle olur.[13]
Yukarıdaki bütün değerlendirmeler ışığında söyleyebiliriz ki, Bektaşiler şerri ibadetleri reddetmiyor, Sünni-müteşerri anlayıştan farklı olarak batını yorumlarını esas almışlardır. Buna bizim için en büyük delil bugünkü Bektaşiler ‘in bu ibadetleri nasıl yorumladıklarıdır. Ayrıca biz göre, Bektaşiler belli dönemden sonra gayri Sünni-gayri müteşerri olmuş değiller, Hacı Bektaş Veli’den buyana böyleydi. Bununla beraber elbette bazı istisnalar var; Cenaze namazları, ikrar-nasip alma töreninde talibe şerri usule göre abdest aldırma ve iki rekât namaz kıldırma gibi. Bundan başka 1930’dan beri Bektaşi babaları diğer dini guruplarla kaynaşmak için Arnavutluk’ta Cuma namazlarına gitmesi gibi bazı bölgesel uygulamalarda var.
[1] Rıza Yıldırım, Bektaşiliğin Doğuşu, 2020.
[2] A. Yaşar Ocak, Bektaşilik, 1992.
[3] Esad Coşan, Maḳalat, 1990.
[4] Hüseyin Hürrem Ulusoy, Uluslararası Hacı Bektaş̧ velî ve Takı̇pçı̇lerı̇ Sempozyumu Bı̇ldı̇rı̇ler Kitabı, 2020.
[5] Esad Coşan, Makalat, 1990
[6] Fahri Maden, Seyyah ve Sufi, 2013.
[7] A. Yaşar Ocak, Bektaşilik, 1992.
[8] John K. Birge, Bektaşilik Tarihi, 1991.
[9] Rıza Yıldırım, Bektaşiliğin Doğuşu, 2019.
[10] Fahri Maden, Seyyah ve Sufi, 2013.
[11] Fahri Maden, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Bektaşiler, 2013.
[12] Bedri Noyan, Bektaşilik ve Alevilik Nedir, 1995.
[13] Mahmut Erek Aydın, Bektaşilikte Namaz, Oruç, Hac, 2022.